Yeni bir şehirde yaşama tutunmak,o şehre alışıp sevmek zormuş.Hele birde hiç arkadaşın , komşun yoksa ve evkadınıysan... Çok sevdiğin halde birsüre sonra kahve içmek bile istemessin çünkü yanlızsan tadı yoktur.Bütün gün evde yanlız olduğun için fazla evişinde olmaz.Televizyon,kitap okumak,internet bir arkadaşın yerini dolduramaz.Çevrende arkadaşların ,komşuların varken işinde çok olur ama daha enerjik olursun.Atalarımız boşuna dememiş '' İşleyen demir ışıldar'' diye...
Kızıma imreniyorum.Çocuk olmak nekadar güzel birşeymiş.Çünkü onların hayatı biz büyüklere göre daha basit.Mesela yeni bir şehre taşınırsın çocuklar mutlaka okulda,bahçede kendine oynayacak birkaç arkadaş bulur.Ama biz büyükler için öylemi beklersinki yeni konşuların sana hoşgeldine enazından bir kahve içmeye gelsin ki bir başlangıç olsun komşuların olsun.
Ben bu blog sayfasını bu yüzden açtım.Yazmayı, okumayı ve paylaşmayı seviyorum.
Ama yinede benim hala ümidim var.
Bir fincandaki kahve gibidir hayat...
Bazen tatlı bazen değildir...
Önemli olan kahvenin tadı değil...
Onu kinimle ve nasıl içtiğinizdir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder