16 Eylül 2012 Pazar

TUNCAY ÖZKAN'IN CKM'DE OKUNAN MEKTUBU




Dostlarım!

Silivri zindanındaki tutsaklığımın 5. yılına girdim.

Gelinen süreçte kendimi halkımın adaleti ve vicdanına teslim ettim. Çünkü bu kara zamanlar mahkemelerin hukukunu ve adaletini yok etti. Şimdi halkımın yaşama sevincine ve varlığına kastediyorlar. Karanlık kara bir taş gibi gelip Türkiye’nin yüreğine oturdu. Dağılıyoruz. Artık üzülmenin, ağlamanın zamanı değil. Artık ayağa kalkmanın 
zamanı. Zindanlar için ağlamayın. Vatan için suskunluğu bırakıp ayağa kalkın. Çünkü özgürlüğün, cesaretin ve barışın tutsak olduğu ülkede insan onuru yaşayamaz.

Türkiye bu beş yılda:

Adaletini

Vicdanını

Aklını

Birliğini

Bütünlüğünü, yani;

Cumhuriyet değer ve kurumlarını, erdemini hedef alan bir cüretkâr cehaletin saldırısı altında pek çok şey kaybetti. İnsanımız çürütülmek isteniyor. Vatanımız çürütülmek isteniyor. Yurdumuz dağılan bir tespihin taneleri gibi savruluyor. Acıyla izlediğimiz bu manzaradan daha karanlık olan, korkunun egemenliğinin yarattığı çaresizliktir. Bu çaresizlik gerçek değildir. Vicdanlarımızın taşlaşmasına, gönüllerimizin körleşmesine izin veremeyiz. Korkuyu da, karanlığı da söküp atacağız yurdumuzdan.

Adaletini yitiren yönetim hukukumuzu karanlığın kılıcı olarak kullanıyor. Yaratılan korku ile cumhuriyet idealizmi, ülküleri yok ediliyor.

Ulus bilinci dağılıyor. Çözüşüyoruz.

Haklarımız suçumuz sayılıyor. Masumiyet karalanıyor.

Artık elimizde kalanın kan ve gözyaşı dışında ne olduğunu söyler misiniz?

Soruyorum neyin savaşındayız ki gözü yaşlı analar, yüreği yaşlı babalar evlatlarını gömüyor durmadan.

Soruyorum yoksul canı ve bezirgân yalanlarıyla beslenen bu yeni düzene daha ne kadar katlanacağız? Bu köhne karanlığa, cüretkâr cehalete çocuklarımızın geleceğini daha ne kadar feda ederek suskun öylece bakacağız? Daha ne kadar içimize kan damlamasına seyirci duracağız? Cumhuriyetimizin yani erdemimizin çalınmasına izin mi vereceğiz? Cumhuriyetimiz yitince ne olacak?

Çocuklarımıza ne diyeceğiz?

Bu gidişe dur demek için neyi bekliyoruz?

Lime lime edilen anaların yüreği, babaların emeği değil midir?

Yazık edilen bu vatan değil midir?

İşgalde miyiz? Nedir bu yangın? Nedir bu telaş? Kimin malını kimden kaçırıyorlar?

Biz neden adeta felç olmuş gibi öylece izliyoruz olup biteni, neden? Bizi sindiren bu zehir, bu korku iklimi içimizden birilerinin zulmü de ondan mı böyle olduk?

Ben diyorum ki, artık cumhuriyeti savunmanın zamanıdır. Artık korkulardan ve korkutanlardan kurtulmanın zamanıdır. Soruyorum korkularımızdan gayrı kaybedecek neyimiz kaldı?

Cumhuriyetimizi savunup geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini kurtaralım. Bu zehrin bizi yok etmesine izin vermeyelim. 90 yıllık cumhuriyet ve demokrasi mücadelemize, birikimimize Mustafa Kemal ülküsüne sahip çıkalım. Bunun için yapmamız gereken şey bir olmak, biz olmak, el ele, gönül gönüle mücadele etmektir.

Devrimci bir ruhla, yeniden demokratik hak ve sorumluluklarımıza sahip çıkmanın, bunları hatırlatmanın zamanıdır. Zamanı geçirmemek lazımdır.

Türkiye’nin cumhuriyet olduğunu unutanlara hatırlatmalıyız. İnsan onurunun yüceliğini unutanlara hatırlatmalıyız. İktidar hırsı ve ihtirasıyla cumhuriyeti ve erdemini, insanı ve onurunu unutanlara insanlığı ve erdemi hatırlatalım. Unutturamayacaklarını onlara gösterelim.

Herkesi göreve çağırıyorum.

İktidar edenlere çoğulculuğun, barışın, özgürlüğün ve bağımsızlığın değerini en iyi onun için bedel ödeyen halkın bildiğini gösterelim.

İnsan onurunun zulmü ve korkuyu yeneceğini gösterelim.

Gelin hazırlıklara başlayalım ve meydanlara çıkalım. Mitingler yapalım.

Cumhuriyet şefkati, sevdasıyla ulusun gücünü buluşturalım yeniden.

Cumhuriyetin sahibiyiz diyen bütün yürekleri meydanlarda barış ve kardeşlik içinde cumhuriyete, adalete, birliğe ve beraberliğe sahip çıkmaya, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya çağırıyorum.

Aşkla çağırıyorum. İnsan aşkından vazgeçer mi? Onu zor zamanında terk eder mi? Aşkından usanan aşık olabilir mi? Cumhuriyet bizim aşkımız. Aşkımızı korumaya çağırıyorum sizi. Ulusumuzu Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmaya çağırıyorum. Aşkından usanmayan, aşkıyla yanan yürekleri çağırıyorum.

Teröre, kan ve gözyaşına, kötü yönetime karşı, korkuyla yönetme anlayışına karşı, hukuku, adaleti yok eden zulme karşı, cumhuriyeti değersizleştiren, çürüten cehalete karşı, tek yürek olalım.

Sizi “Artık Yeter” demeye çağırıyorum.

Siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, halkımızı cumhuriyeti savunmaya meydanlara davet ediyorum.

Cumhuriyet coşkusuyla haykırmaya, kötülüğe karşı direnmeye çağırıyorum.

Durmanın zamanı değil diyorum.

Durmanın zamanı değil.

Şimdi meydanlarda olmanın zamanı.

Hepinizi hasretle, sevdamla, aşkla selamlıyorum.



Tuncay Özkan

Silivri Zindanından

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder